İçindeki çocukluğu tüketmemiş herkese merhabalar. Çocuk denilince akla oyun, oyuncak ve ucu bucağı bitmeyen hayaller gelir. Oyun insanlığın ruhuna bedenine ve zihnine en iyi gelen; gelişim dünyasına atılan adımlar silsilesidir. Oyuncak ise; çocuğun ruhunun en uç noktasını, en beklenmedik düşünceyi süsleyen materyaldir.
Şimdi soruyorum size; "SİZCE oyun çağı diye bir şey var mı?" Bence yoktur. İçimizdeki çocuğu öldürmediğimiz sürece oyuncaklara ilgimiz hiçbir zaman geçmez, geçemez. Çünkü onların hepsi ayrı bir renk, ayrı bir dünya, hepsi ayrı ayrı ruhlarımızı besleyip, düşüncelerimizi farklı farklı süslemiştir ve süslemeye devam etmektedir. Onlara bakmak ve hissetmek arasında çok fark vardır. Aslında onlar üzerine konuşulacak ve yazılacak çok şey var ama ben bu gün sizlere Gaziantep' deki "Oyuncak Müzesi" 'nden bahsetmek istiyorum. Bu müzeden anladığım Yaşam boyu öğrenme felsefesini; İnsan yaşarken öğrenmeyi hiç bırakmıyor olmasıydı. Biz bugün eşim ve oğlumla planlanmamış bir geziye çıktık. Daha doğrusu ikinci oğlumuzu görmeye gittikten (Hamile olduğum için ultrasonda gördük :) ) sonra "Hadi bir eski Antep evlerinin olduğu yere gidelim dedik."
Dar ve tarih kokan eski Antep evlerinin sokaklarında gezinirken, Gaziantep'in en eski hastanesi olan Dr. Ersin ARSLAN Devlet Hastanesi'nin (Eski adı: Av. Cengiz GÖKÇEK Hastanesi) arka sokağı ile Sev Amerikan Hastanesi'nin alt sokağındaki evlerin arasında, Ali İhsan GÖGÜŞ Müzesi'nin avlusunda bulunan Oyuncak Müzesine girdik. Ve Ben oyuncakları görünce bu kadar heyecanlanacağımı düşünememiştim. Hepsini en ince ayrıntılarına kadar inceledim ve ayrı ayrı hayallere daldım. Oğlum (Turgut Ayaz) ise camları kırıp hepsini almak istedi.🤩😉Aslında görmüş olsaydınız, O'nun ne kadar haklı olduğunu anlardınız. Benim bile o güzelliklere dokunup, hepsi ile ayrı ayrı iç dünyamda oynamak istedim.
Eşimle derin izlenimlerimiz sonucunda, bu müzenin sayesinde, Ülkelerin genel yaşamlarını yansıttıklarını gördük ve daha birçok şey... Bin dokuz yüzlü yıllarda üretilmiş olan bu oyuncaklar, o zamanın tarihindeki ülkeler hakkında duyduğum ve okuduğum yaşantıları, coğrafi durumları, sosyo-kültürel yapıları ve genel hayata bakış açılarını yansıttı. Oyuncakların çeşitlilikleri ve türleri; İngilizlerin askeri yapısı, Almanların düzenli yaşam ve mühendislik yapıları, Japonların çok farklı bakış açıları ve Amerikalıların hep önde olan teknolojilerini ve eğlence kültürlerini anımsattı bana. Oğlum ise hepsine ayrı ayrı dokunmak istedi ve Onu durduramadık.🤣🤪 Müzedeki tüm odalara koştur koştur girip çıktı. Aslında Ondaki bu heyecanın anlaşılması çokta zor değildi. Biz bile eşimle, eskisi-yenisi, öncesi-sonrası yokmuş: Oyun ve oyuncak İnsan doğasının ve tarihinin yansıtmasıymış dedik. Sonra günümüze döndük ve zamanımızın oyuncaklarına baktık. Çokta anlamı olmayan, geneli plastikten yapılmış ve en önemlisi çocuklarımızı oyalamaya yönelik bir pazarlama stratejisi olduğunu anladık. Çocuklarımıza oyun oynamayı, oyuncaklarla oynarken gelecek hayatlarını anlamlaştırmayı öğretmeliyiz.
Biz bu noktada Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'ne ve bu müze için madden ve fikren emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Gaziantep'te bir müze gezmek isterseniz mutlaka gitmenizi, görmenizi ve bu eşsiz deneyimi tatmanızı tavsiye ederiz.
Sizlere fotoğraflarımızla oradaymışcasına güzel kareler yansıtmak isterdik, fakat ani ve hazırlıksız olan bu gezimizden kadrajımıza yansıyan kareleri beğeninize sunuyoruz. Umarım siz okurlarımıza biraz olsun renk ve farklı yönlere bakış açısı sağlamışızdır. Olumlu olumsuz tüm eleştirilerinizi bekliyoruz.
Ayrıca Gaziantep'deki diğer müze ve gezilebilecek yerleri görmek için haritalarıma tıklayabilirsiniz.